Yemek yemeyen ya da yemek seçen çocuklarla sık sık karşılaşıyoruz. Sofrada yaşanan sıkıntılar ailelerin en çok dert yandığı konulardan biri. Beslenme söz konusu olunca yine pek çok konu işin içine girmiş oluyor. Fiziksel ihtiyaçlar, aile içi iletişim, sosyalleşme, kurallar, başarı.. Yemek diyip geçmemek lazım yani.
Yeme alışkanlığı eşit değerde iki farklı önem taşımakta. Biri fiziksel ve bilişsel aktivitemiz, vücut onarımımız için gerekli olan beslenme. Besinleri; su; karbonhidrat, protein, yağ olan enerji verici makrobesinler; vitamin ve mineral verici mikrobesinler ve lif olarak dört grupta görebiliriz. Yapacağımız yemeklerde bunların bilincinde olarak tercihlerde bulunmak sağlığımız için önemli. Sebze yemeyen çocuklara farklı sunumlar, abur cubur yerine evde hazırlanmış kekler, yemeklere verilen komik isimler işinizi kolaylaştıracaktır.
Yemek yemenin bir de sosyal ve psikolojik fonksiyonu bulunmakta. Yemek sayesinde bir aile ya da sosyal grupla bütünleşmiş oluyoruz,
kurduğumuz bağlar pekişiyor.Bir aile olarak sofra etrafında toplanmak, iletişim, aktarılan aile hatıraları çocuğun duygusal sağlığı için büyük öneme sahip. Yapılan araştırmalar aileyle yenilen yemeklerin çocuğun duygusal iyilik halinde büyük etkisi olduğunu göstermekte. Aile bütünlüğü, gelenekler, günlük sohbetler, aile bireylerinin yaşantıları, sorunlarla nasıl başa çıkıldığı, gün içinde neler hissettikleri, aile büyükleriyle yapılan deneyim paylaşımları çocuklara güven ve desteklendiği duygusunu veriyor.
Sofraya gelmeyen ya da televizyon seyrederken yemek yiyen çocuklarsa ailelerde bir gerginlik nedeni. Tabi bazen üzüm üzüme mi televizyona mı baka baka kararıyor, biraz özeleştiri yapmamız lazım. Yani bizim yeme alışkanlıklarımız nasıl? Keyifli, sohbetli bir sofra varsa çocuğunuz başka bir yerde neşe arama düşüncesini aklına bile getirmeyecektir. “Yemek zamanı” çanları herkes için çalıyorsa, tabaklar tepsiler yerine masaya konuyorsa, günlük paylaşımlar “dersler nasıldı?”dan öteye geçip neşeyle, eleştirmeden paylaşılıyorsa, hele bir de yemekten sonra yapılacak keyifli bir aktivite varsa (mesela 10 dakikalık bir kutu oyunu!), o masadaki sıcaklık başka neye değişilebilir ki..
Biraz da yemek öncesinden tüyolar.. Çocukların midesine giden yol kalplerinden geçiyor, unutmayın!
Oyun denen şey bu derde de deva! Çalışan bir anneyseniz ve eve geldikten sonra yemek hazırlıyorsanız size tavsiyem yemek hazırlığından önce çocuğunuzla çok kısa bir kutu oyunu ya da el işi yapmanız. O sırada hem siz günün stresinden biraz uzaklaşmış olursunuz, hem de çocuğunuzla hasret giderirsiniz. “Hadi bir tur oyun oynayalım, sonra ben yemek hazırlarken sen ödevlerini yaparsın, yemekten sonra bir tur daha!” Bakın ödev derdi de arada çok önemsiz bir şeymiş gibi kaynadı gitti! Çocuğunuzun ödevi yoksa, yemek ve sofra hazırlama sürecine çocuğunuzu da katarak onunla ortak bir paylaşım yaşama, çocuğunuza da ailenin ortak paylaşımına güzel bir katkı ve başarı duygusu yaşatabilirsiniz. Bu sayede çocuğunuz bir şeylerin nasıl oluştuğunu, bunun için zaman ve emek gerektiğini görecek; daha sabırlı olacak, problemlerin çözülebilir olduğuna inancı artacak ve çaba göstermenin onu keyifli bir başarıya götüreceğini görecektir.
Tabak dolusu sevgiler! Afiyet olsun!